3 Aralık 2011 Cumartesi

Eski Arkadaşlar Üzerine

Geçen akşam çok önceden tanıdığım ama konuşma fırsatını son birkaç haftadır yakaladığım bir arkadaşımın evine gittim. Güzel bir gece oldu. Ev arkadaşı bir feminist (kendisini bu şekilde tanımladığı için, Feminist Kolektif'tendi sanırım - kafam yerinde değildi de =). İyi anlaştığımızı düşünüyorum. Yattığımızda saat 05.30'du. Sekiz saat konuşmuşuz. Eh, uzun zamandan beri konuşmayan birisi olduğum için (iş ve seminer dışında) iyi geldi. 


Sabah kalktım ve aynı kıyafetlerle kursa gittim. İki buçuk saatte yeterince uyku alamadım. Sersem gibiydim bugün anlayacağın, keyfimse yerinde. Yüzüm halen asık sadece. Bugün sınıftakiler yaşım nedeniyle şoke oldular =)  Bir taraftan sevindirirken diğer taraftan üzücü geliyor bu tepkiler. Kendimi hissettiğimden daha yaşlı hissettiriyorlar. 


Her zaman vücuduma dikkat ettim. Seninleyken daha bir özenliydim. Yaşın kattığı şeyleri minumumda hissetmen için uğraştım. Önce kendim, sonra da senin için. Acaba beni yaşımdan dolayı mı bıraktın? Öyleyse buna yapabileceğim bir şey yok. Yalnız aklında bulunsun. Erkekler 30, 35 ve 40 yaşlarında oldukça sorunlu dönemler yaşarlar. Kendilerini oluşturma ve ispatlama çabası ağır basar. Bu kadar çok ayrılma yaşanmasına şaşmamalı. 


Cuma günü ararsın diye düşünmüştüm. Eski sevgilini aradığın gibi. Hani onlar beni kötü hatırlamasın diye yaptıkların vardı ya, benim için ne yapacaksın bilemiyorum. Gerçi çok yeni. Muhtemelen başka bir ilişki yaşarken vicdan azabı çekeceksin. Ah, ne zor bir hayatın var. İnan adına üzülüyorum. Velasıl, yine aramadın. Aramak istemedin. Sonuçta sağlıkla ilişkili bir şeydi. Ben arardım. Gerçi çok şaşırmadım. Tarih ve tekerrür bağlamında. Fakat bekledim. Son üç haftadır yaptığım gibi. Yine seni bekledim, son iki yıldır düzelmeni beklediğim gibi. Bir saniye, onunla mı öpüştün yoksa =) Ne tuhafsın. 




Gün güzel gelişti. Eve gelip biraz uyuduktan sonra - bu evi çok seviyorum ama sanırım artık buradan ayrılma vakti geldi - 19.30'da başka bir eski arkadaşımla buluştum. Feyz'ten (günümüz gençliği yazılışıyla) mesaj atmıştı. Önce Galata Perform'da yeni kuşak deneysel sinema ile uğraşan yedi kişinin filmlerini izledik. Sonra 22.00 gibi yemeğe oturduk. Konuştuk. Daha çok ondan konuştuk. Son iki senede arka arkaya önce babasını, sonra annesini kaybetti. Zor bir dönem olmuş. Halen sağken bizimkilerin değerini bilmem gerektiğini bir kez daha hatırladım. 


Aile nedir biliyor musun? Koşulsuz ve şartsız sevebilen demek. Gerçekten birisini sevebilen demek. Sen birisini bu kadar sevebilir misin? Bir arkadaşınla konuş bence. Anne olmak nasıl bir şey diye. Gerçi artık evliliği düşünmediğini söylüyorsun. Yaşın 30 olunca bunu hatırlarsın. Sevgiye takıldım ya, hayatı öyle algılıyorum artık. 


Onunla en son 1996'da yine bir lez-fem arkadaşımızın partisinde karşılaşmıştık. Sonra bir daha yollarımız kesişmedi. Bugüne kadar.  


Seninle bir daha yolumuz kesişir mi bilmiyorum. Tek bildiğim içimin halen daha sızladığı. Bu kadar değer verdiğim sevginin ellerimden dökülüşünü izleyip, dökülenlere karışıp gitmek istediğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder